31 Mayıs 2015 Pazar

Milli İttifak Trabzon'da

Saadet Partisi (SP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) tarafından kurulan Milli İttifak’ın liderleri Mustafa Kamalak ile Mustafa Destici, Trabzon’da seçmenlere seslendi.

SP

Saadet Partisi (SP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) tarafından kurulan Milli İttifak'ın liderleri Mustafa Kamalak ile Mustafa Destici, Trabzon'da seçmenlere seslendi. Atatürk Alanı'nda yapılan mitingde ilk olarak söz alan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, inandıkları değerler için siyaset yapan kadrolar kurduklarını belirterek, "Bizler ülkesi için milleti için devleti için insanı için inandığı değerler için siyaset yapan kadrolarız. Hem Büyük Birlik Partimiz hem Saadet Partimiz kurulduğu günden buyana ve temsil ettikleri fikir ve misyon itibariyle hep ülkenin menfaati nerede milletin menfaati nerede İslam coğrafyasının mazlumların menfaati nerede hep orada olmuştur. Hep doğrunun yanında durduk, hep bedeli ne olursa olsun yanlışın karşısında olduk. Bugünde doğrunun yanındayız, yanlışın karşısındayız Allah'ın izniyle. Ülkemizin içinde bulunduğu bu yanlış gidişatı İslam coğrafyasındaki kan ve gözyaşlarını durdurmak için gelir dağılımdaki adaletsizliği ortadan kaldırmak için dış politikadaki itibarsızlığı ortadan kaldırmak için. Açlık sınırında yaşayan vatandaş bırakmamak için emeklimizi, asgari ücretlimizi, taşeron işçimizi, memurumuzu, bu ülkedeki tüm vatandaşlarımızı alnı ak başı bir dik bir şekilde yaşatmak için milli ittifakı kurduk. En çok da ülkemizde şu anda yaşanan manevi çöküntüye ahlaki yozlaşmaya ve milli değerlerden kopuşa bir isyan için milli ittifakı kurduk. Belki de hiçbir dönemde ülkemizde İslami değerlerimiz bu kadar istismar edilmemişti. Manevi değerlerimizden bu kadar kopuş yaşanmamıştı. Ahlaki değerler bu kadar yok edilmemişti ve yozlaştırılmamıştı. Milli değerlerimiz yok edilmemişti. Milliyetçilik ayaklar altına alınmamıştı. Bütün bunlara isyan olarak Saadet Partimizle birlikte milli ittifakımızı kurduk" diye konuştu. Seçim beyannamesini açıklayan Destici okula giden öğrencilere öğle yemeği verileceğini servis ücretlerinin bedava olacağını belirterek, "Milli ittifak olarak bizde seçim beyannamesi hazırladık. Milletimize sözümüzdür, bizim iktidarımıza herkes için adalet olacak herkes hakkını alacak. Bizim iktidarımızda yeniden milli eğitim yani tam bir gerçekten toplumun milli ve manevi değerleriyle beraber olan ama aynı zamanda çağın ilmi ile donatılmış bir eğitim sistemi olacak. Ahlaki yozlaşmaya son vereceğiz. Manevi tükenişi durduracağız. Milletimizin açlığına yoksulluğuna ve işsizliğine çareler üreteceğiz. Bizim dönemimizde taşeron işçilik olmayacak ve taşeron işçileri kadroya alacağız. Türkiye'de modern köle olmayacak. Asgari ücretliye bin 500 TL üzerinde maaş vereceğiz. Emeklilerimize her iki bayram iki ikramiye vereceğiz, hem maaşlarına yüzde 50 zam yapacağız. Sadece emeklilerimize değil çalışan tüm kesimlerimize iki bayram ikramiyesi vereceğiz ve maaşlarına yüzde 50 zam yapacağız. Evsiz aile bırakmayacağız. Her yıl 100 bin aileye bedava ev vereceğiz. Hanımlara her ay 300 TL çocuk başı da 100 TL vereceğiz ve onları kimseye muhtaç etmeyeceğiz. Okula giden bütün çocukların öğle yemeklerini karşılayacağız. Servis ücretleri bedava olacak" şeklinde konuştu. Daha sonra söz alan Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, konuşmasında iktidar partisini eleştirerek Türkiye'de çözülemeyecek hiçbir problemin olmayacağını söyledi. Milletin derdine deva olmak için yollara çıktıklarını belirten Kamalak, "Milli görüş partileri olarak bu milletin derdine deva olmak için yollara çıktık. Ülkemizin problemlerini çözmek için yollara çıktık. Şundan emin olun bu ülkenin başta Trabzon'umuz olmak üzere Karadeniz'imiz olmak üzere çözülemeyecek hiçbir problem yoktur. Ancak o problemi çözecek olan yalnız ve yalnız milli iktidardır. Biz iktidara hazırız" dedi. Kamalak, konuşmasında Necmettin Erbakan'dan övgü ile söz ederek, "Bize şunu söylüyorlar 'efendim onlar iyidir hastır güzel insanlardır ama barajı geçemezler. Hadi oradan baraj çoktan yıkıldı. Hocaya sadakat şerefimizdir. Problemleri biliyoruz. Biz Karadeniz'imizin bütün ürününe sahip çıkacağız. Tıpkı ecdadımıza sahip çıktığımız gibi. Bunu taahhüt ediyoruz" ifadelerini kullandı. - TRABZON

Trabzon Çal Mağarası

Yer altındaki saklı cennet: Çal Mağarası

Dünyanın en uzun ikinci mağarası olarak kabul edilen trabzon çal mağarası rahat bir hava hareketi bulunduğu için astım ve sinüzit rahatsızlığı olanlara iyi geldiği belirtilen Çal Mağarası, içindeki sarkıt ve dikitlerden oluşan muhteşem doğal şekilleri, deresi, şelaleleri ve göletleri ile adeta yer altındaki saklı cennet...

Trabzon'daki Çal Mağarası, içindeki  sarkıt ve dikitlerden oluşan muhteşem doğal şekilleri, zaman zaman 1,5 metre  derinliğe ulaşan deresi, şelaleleri ve göletleri ile her mevsim turistlerin  ilgisini çekiyor. 
Düzköy ilçesinin Çal beldesinde, deniz seviyesinden 1050 metre  yükseklikte bulunan, dışındaki doğal güzelliklerinin yanı sıra içindeki sarkıt ve  dikitleri ile göz kamaştıran Çal Mağarası, İl Özel İdaresi'nce ahşap yürüyüş yolu  ve ışıklandırma yapılarak 2003'te ziyarete açıldı. 
Üzerinde tarihi kale bulunan, içinden dere akan ve dünyanın en uzun  ikinci mağarası olarak kabul edilen mağara, adeta ziyaretçileri büyülüyor. Giriş  kısmı oldukça geniş, içeride bu genişlik zaman zaman değişen mağara, girişinden  200 metre sonra iki kola ayrılıyor. Sola ayrılan ve yaklaşık 150 metre olan bir  kolun sonundaki odada, kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime  çukuru olarak bilinen dolinden gelen suyun aktığı baca dikkati çekiyor. 
Mağaranın yaklaşık 400 metrelik yürüyüş yolu olan sağ kolunun 60'ıncı  metresindeki göl ve Çağlayanise muhteşem güzellik sunuyor. Dış atmosfere  dolinlerle olan irtibatı sebebiyle rahat bir hava hareketi bulunan ve astım ile  sinüzit rahatsızlığına iyi geldiği belirtilen mağaranın içerisinden geçen derenin  debisi ise mevsimsel olarak değişiyor. Yağışlı mevsimlerde mağaranın içindeki  suyun derinliği 1,5 metreye yükselirken, yaz aylarında su seviyesi 25  santimetreye kadar düşüyor. 
Kireç taşları içindeki çatlak ile halen gözle net şekilde görülebilen  faya bağlı olarak gelişen ve 8 milyon yılda oluştuğu tahmin edilen Çal  Mağarası'nın, bugünkü şekline iki aşamada ulaştığı belirtiliyor. Birinci aşamada  yüzeyden sızan suların kireç taşını çözerek kırıkları genişletip bir yer altı su  kanalı oluşmasını sağladığı kaydediliyor. 
İkinci aşamada ise bölgesel yükselmeye bağlı olarak mağara gelişimini  sağlayan su akımının azaldığı ve mağaranın gelişiminin durduğu ifade ediliyor. Bu  dönemde başlangıçta daha yukarı kotlardaki düdenlerle bağlantılı olan su  kanallarından sızan suların yer yer sarkıt ve dikitleri oluşturmaya başladığı  bildiriliyor. 
Yıl boyunca ziyarete açık tutulan ancak özellikle yazın 4 aylık sürede  20 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği mağaranın yaklaşık 1 kilometrelik  bölümü gezilebiliyor. Şu ana kadar 8 kilometre uzunluğuna kadar ulaşılabilen  ancak birçok kısmı halen tam olarak keşfedilemeyen mağarayı, konaklama sorununun  çözümü, mağara içindeki yürüyüş yolunun uzatılması ve ışıklandırmanın  geliştirilmesiyle yılda 50 bin turistin gezmesi hedefleniyor. 


Her yönüyle turizme elverişli 
İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Kansız AA muhabirine yaptığı  açıklamada, her yönüyle turizme elverişli ortamı olan Çal Mağarası'nın da doğal  güzellikleri ve zenginlikleri açısından turizme ayrı bir güzellik kattığını  söyledi. 
Mağaradaki ahşap yürüyüş yolunda mağaradaki derenin debisinin  yükselmesi sebebiyle tahribat yaşandığını dile getiren Kansız, "Bu sıkıntıyı  gidermek için İl Özel İdaresince yürüyüş yolunda tamirata başlandı. Tamirat  sonrası bu yılki turizm sezonunda mağara daha güvenilir ve anlamlı şekilde  turizmin hizmetine sunulacak. Çal, doğal oluşumla ortaya çıkmış bir mağara. Çal  Mağarası'ndaki temiz havanın astım hastalığına iyi geldiği, nefes sıkıntısı çeken  hastalarımızı da iyileştirdiği söyleniyor. Bu konuda bilimsel kanıtlar da var" dedi. 
Kansız, mağara etrafının doğal güzelliğinin yanı sıra içinde sarkıt ve  dikitleri, deresi ve gölleri ile orijinal ve doğal bir güzelliğe sahip olduğunu  ifade etti. 


29 Mayıs 2015 Cuma

About Trabzon

rabzon, historically and socio-culturally the most important centre of Eastern Black Sea Region, has a history of approximately 5000 years. It is believed that the founders of the city came to Trabzon from Middle Asia by passing over the Caucasus. The name of the city is first cited in the Xenophon's book Anabasis as "Trapezus" based on the table like shape of the Middle Tower (Ortahisar) and the Upper Tower (Yukarıhisar) parts which are the ancient centres of the city.
In 7th century BC, the Miletans who came to the shores of the Black Sea for trade purposes invaded and colonised Trabzon. In his memoirs called “Anabasis”, Ksenophon, who wanted to transport his returning army via Trabzon after the wars with the Persians in 400 BC, reports the presence of some combatant and civilised tribes in the region such as Tibaren, Khalybi, Drill, Tzanni, Makron and Kolkh. In their books, some European historians claim these tribes to be of Turanian origin.  
 
After the collapse of the Alexander the Great’s large but short-lived empire, Trabzon was left to the Pontus Kingdom which was founded by a Persian nobleman in the North Anatolia (280-66 BC). With the occupation of this kingdom by the Romans, the Roman period started in Trabzon. From then on, Trabzon became an important base for the Roman military campaigns against the Persians. After the division of the Roman Empire as East and West in 395 AC, the region was left to the Eastern Roman Empire during which, Trabzon and its environs were attacked by different tribes of Turkish origin coming via Caucasus and Iran. Some of them gradually inhabited the mountainous territories surrounding Trabzon. However, the main and biggest heap took place after the victory of Turks in Malazgirt War in 1071.
The Seljuks controlled large parts of Anatolia and their attacks resulted in the Seljuks’ gradual control of large parts of Trabzon region and the settlement of Cepni tribe of Oguzs on these lands. Being located on the historical Silk Road, Trabzon benefited commercially a lot during this period. Gradually, this made Trabzon richer and, therefore, attracted the Genoese and Venetian merchants. The Roman domination in Trabzon lasted until the seizure of Istanbul by the Crusaders in 1204. From this date until 1461, Trabzon was under the domination of the Comnenos dynasty as an extension to the Byzantium. On 15th August 1461, Sultan Mehmet the Conqueror conquered Trabzon to help achieve the unity of Turkey needed to control the gateway to the east (Iran) and north (Caucasia-Crimea). Since then, Trabzon has continued its significance as a gate opening to the east.


Alıntıdır : http://www.ktu.edu.tr/en-abouttrabzonhistory


28 Mayıs 2015 Perşembe

Uzungöl

Türkiye'nin yağmur ormanlarının bulunduğu, Soğanlı ve Kaçkar Sıradağları'nın birleşim yerinde bulunmaktadır. Bu bölge aynı zamanda yerkürenin ılıman bölgede bulunan en yaşlı ormanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Bol yağış ve nisbi ılıman iklimi sayesinde yılın her mevsiminde yeşildir. Demirkapı ve Soğanlı dağlarında tespit edilmiş 60'tan fazla endemik bitki bulunmaktadır. Yabanıl hayvan hayatı açısından da zengin bir çevre içerir. Bu hayvanlardan, bozayı, karaca, vaşak, dağ keçisi türleri bulunmaktadır.Uzungöl Doğal Sit Alanı, Özel Koruma Çevresi ve Tabiat Parkı gibi koruma statülerine sahiptir. Bu göl Alüvyon set gölüne örnektir.

Resim yazısı ekle



26 Mayıs 2015 Salı

Microsoft, ekranınızı meraklı gözlerden koruyan bir teknolojinin patentini aldı!

Microsoft, omuzunuz üzerinden bakarak akıllı cihazlarınızın ekranını dikizleyen insanlara "Dur" diyecek bir ekran teknolojisinin patentini aldı.

Toplu taşıma araçlarında veya ev ortamında akıllı telefon, tablet veya dizüstü bilgisayarınızda biriyle özel sohbet etmek istediğiniz zaman çok sinir bozucu bakışlardan rahatsız olmuşsunuzdur. Cihazınızın ekranına sürekli yan bakışlardan koruyacak özel koruyucu filmler var, ama onlar her zaman pratik değil. İşte bu nedenle Microsoft bu sorunu gidermek için cihazlarınızı meraklı gözlerden koruyan özel bir teknolojinin patentini aldı.